UA-56156696-1 expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Eyüp Sultan'dan Sütlüce'ye

İstanbul’da gezilip görülecek o kadar çok yer var ki. Biz de rotamızı Haliç’e çeviriyoruz. Önce Eyüp Sultan, Pierre Loti daha sonra Miniatürk'e gitmek planımız. Buluşma vaktinden biraz erken geliyorum Eyüp Sultan’a. Bol bol fotoğraf çekiyorum arkadaşım gelene kadar.



Sabahın erken saatleri olduğundan fazla kimse yok ortada. Camii’nin yakınındaki hediyelik eşya dükkanları daha yeni açıyor tezgahlarını.. Biraz ortamı keşfettikten sonra arkadaşım geliyor. Hediyelik bir şeyler aldıktan sonra caminin avlusuna doğru ilerliyoruz. Cami avlusunda demir parmaklıklarla çevrili asırlık çınar ağaçları hemen dikkatimizi çekiyor. Eve gelip kısa bir araştırma yaptığımda Fatih Sultan Mehmet zamanında dikildiğini öğreniyorum. Nerden baksanız 600 yaşında bir ağaç...

Gezilecek çok yer olduğundan çok fazla vakit kaybetmeden Eyüp Sultan Cami'nin yanındaki mezarlıkları arasından upuzun merdivenleri tırmanmaya başlıyoruz..Bir taraftan Haliç'i izliyor diğer taraftan mezarlığın verdiği gizemli havayı soluyoruz. Mezarlıkların arasından geçerken bir çok kedi şımarıkça bize poz veriyor. 

Yolun sonunda Pierre Loti kahvesi sizi muhteşem Haliç manzarasıyla karşılıyor..İki simit alıp oturuyoruz boş bulduğumuz masaya.Boş bulduğumuz masaya diyorum ama orada masaları boş bulmak çok da kolay bir şey değil. Bir parça simit biraz peynir bir yudum çay ve Haliç manzarası. Bir yılın yorgunluğunu atmak iki üç saniye bile sürmüyor.

Haliç Manzarasında Kahvaltıdan Artakalanlar 

Çayımızı içip simitlerimizi yedikten sonra hesabı istiyoruz. Aşağıya inerken teleferiğe biniyoruz. Benim ilk teleferik deneyimim. Ama 1-2 dakika bile sürmüyor varış noktasına ulaşmamız.

Pierre Loti'den Eşsiz Haliç Manzarası
Sırada Miniatürk var. Teleferikten indikten sonra 399 B otobüsüne binip Bilgi Üniversitesi durağında iniyoruz. Biraz yürüyüş mesafesinden sonra Miniatürk'e ulaşıyoruz. Vakit ilerledikçe güneşte tepemizdeki yerini almaya başlıyor. Müzeye Giriş ücretleri öğretmen ve öğrenciler için 3 TL, tam bilet ücretleri ise 5 TL olarak belirlenmiş. Biletlerimizi alıp içeriye giriyoruz. Biraz soluklanma vakti tabi. Buz gibi sularımızı içip biraz kendimize geliyoruz. Önümüzde Türkiye'nin vitrini duruyor. Heyecanla kalkıyoruz. Atatürk Havalimanı, Ayasofya Camii, Sultan Ahmet Camii, Haydarpaşa Garı, Boğaz köprüsü, Anıtkabir minyatürlerden bazıları..

Ayasofya , İstanbul 537

Sultan Ahmet Camii-İstanbul 1616

Miniatürk'de ziyaretçiler için bir güzellik daha yapılmış. Maketlerin yanında bulunan sesli bilgilendirme sistemiyle, eserlerle ilgili kısa bilgiler edinebiliyorlar. Sistemde Türkçe'den başka İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Rusça, Japonca, İspanyolca ve Farsça olmak üzere 9 farklı dil seçeneği bulunuyor. Yararlanabilmek için girişte verilen biletleri yanınızda bulundurmanız ve cihaza biletlerdeki barkodu okutmanız yeterli..

Son olarak, bu muhteşem gezilerde bana eşlik eden Gonci'ye bin teşekkür..

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Cennet Çayırları - John Steinbeck


Cennet Çayırları
Yazar: John Steinbeck
Remzi Kitabevi - 2007
Çevirmen: Zülal Kalkandelen

Arka Kapak

Uçsuz bucaksız Kaliforniya Vadisi’nde yemyeşil ve bitek bir ovadır Cennet Çayırları…Farklı uğraş alanlarından birbirinden çok farklı karakterlerin doğa ve insan sevgisiyle buluştuğu bir yöredir burası.

Nobel ödüllü yazar John Steinbeck, karmaşık alışkanlıklar ve kimi kişilik kırılmalarıyla öne çıkan karakterleri bu yapıtında bir araya getiriyor. 

Aynı zamanda göz alabildiğine uzanan ve mevsimler boyunca yeşilden sarıya dönüşen bitki örtüsüne paralel olarak bir kez daha insan ruhunun derinliklerini keşfediyor. 

En güzel paragraflardan...

“Yaşamak ve üretmek için gerekli olanları elde etmekten başka insanoğlunun en çok istediği şey geriye kendisinden bir iz bırakmaktır. Belki de kendisinin gerçekten var olduğunu ispatlayacak bir kanıt bırakma peşindedir. Bu kanıtı bir tahta üzerine, taş üzerine ya da diğer insanların yaşantıları üzerine bırakır. Bu derin istek herkeste vardır. Tuvalet duvarlarına ayıp ifadeler yazan çocuktan kendi imajını insan soyunun zihnine kazıyan Buddha’ya kadar yaşam öylesine gerçek dışı ki. Var olduğumuz konusunda ciddi kuşkularımız olduğunu ve bunu kanıtlamaya çalıştığımızı düşünüyorum.” Bayan Morgan.

Yazmayı öğrenmeye çalışan Robbie için Bayan Morgan bir cümle seçmesini ister. Küçük Robbie’nin seçtiğini cümle,

"Hiçbir şey, kendimizde de olduğunu görebileceğimiz şey kadar korkunç değildir."

Tavsiye edilir..