UA-56156696-1 expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

27 Kasım 2012 Salı

Malzeme doğadan, yapması benden :)


Doğadaki malzemeleri kullanarak bir şeyler üretmeyi seviyorum. Daha önce keçi boynuzu tohumlarını kullanarak yaptığım keçi boynuzu ağacını sizlerle paylaşmıştım. Şimdi yine kaynağı doğa olan bir malzemeden yaptığım çerçeveyi paylaşmak istiyorum. Fikir keçi boynuzu ağacında da olduğu gibi Kurtuluş Parkı'nda yere dökülen meşe palamutlarından çıktı. Daha sonra Pinterest'le geliştirildi..
Çerçeve nasıl mı yapıldı?

Gerekli malzemeler

Çerçeveyi yapmak istediğimiz boyutta karton
Kumaş 
Silikon tabanca ve silikon
Asmak için ip
Meşe palamudu şapkaları
Kumaşı kartona dikmek için ip :) ya da yapıştırmak için yapıştırıcı


Yapılışı

Öncelikle parktan, bahçeden, ormandan meşe palamutlarının şapkalarını topluyoruz..Ve suda bekletiyoruz..Tozu, toprağından arındıktan sonra kuruması için bekliyoruz...Diğer taraftan kartonun tamamını kumaşla kaplıyoruz. Benzer renkte bir iple dikiyoruz. Veya yapıştırabiliriz de.. Önemli olan meşe palamudu şapkalarını yapıştırabileceğimiz düzgün bir zemin olması..Kartonu kapladıktan sonra  palamut şapkalarını özenle yapıştırıyoruz.. Ben çerçevenin ortasına meşe yaprağını yapıştırdım. 
Tam bir Sonbahar konsepti oldu...

24 Kasım 2012 Cumartesi

Eskişehir'de ne yenir?

Eskişehir'in iki meşhur yemeği var..Elbette biri Çi börek diğeri de Balaban köfte...Peki bunlar en güzel nerede yenir? 
Bunu da öğrencilere sorduk :) 

Papağan Çi Börek

“Müessesemizde çatal bıçak servisi yoktur”
Eskişehir'de çi börek denince akla gelen mekan hiç şüphesiz Papağan Çi Börek.. Orijinal isminin “şikorekman” olduğunu ve aslen Kırım-Tatar mutfağından geldiğini öğreniyorum sonra.. En önemli özelliği, börekte kullanılan kıymanın çiğ olması. Oldukça doyurucu olan bir Porsiyonda 6 tane çiğ börek var....Porsiyonu ise 7,5 lira..İki Eylül Caddesinden kolayca ulaşılabiliyor..

Abdüsselam'da Balaban Köfte..

Ünlü gurme Vedat Milor Eskişehir durağında Balaban Köfteyi Abdüsselam'da yiyor..Bizde Vedat Milor'un izinden gidiyoruz...Porsiyonları dolu dolu olan Balaban Kebap' ın ismi Tatarca'da 'ÇOK' anlamına gelen Balaban kelimesinden gelmekte..Tam bir kolesterol bombası.. Yoğurtlu, pideli, tereyağlı olması nedeniyle  iskendere benzese de balaban bir köfte..Köftesi dana kaburgadan yapılıyor..Lezzetini de pidenin üzerine dökülen kemik suyundan alıyor..

Peki ya tatlı olarak?


Eskişehir'e gelip de Met Helvası yememek olmaz dediler. Met Helvası, pişmaniye ve saray helvasına çok benziyor...Çubuk şeklinde ve sade, kakaolu, çikolatalı alternatifleri var...

Ve Kalabak Suyu...

O kadar yemek, tatlı yedikten sonra üzerine Kalabak suyu içmeden olmazdı...

Es-Es-2

Eskişehir'de Odunpazarı Semtinde gezinirken Çağdaş Cam Sanatları Müzesi dikkatimizi çekiyor..2007 yılında açılan Türkiye'nin ilk cam müzesi özelliği taşıyan müze, Büyükşehir Belediyesi, Anadolu Üniversitesi ve Cam Dostları Grubu’nun işbirliği ile kurulmuş. Ücretsiz olan müze Pazartesi günleri hariç Saat 09.00 ile 18.00 arasında ziyaretçilerini bekliyor..Eğer cam sanatı ilginizi çekiyorsa bu 
muhteşem sergiyi görmenizi tavsiye ederim..

Müzeden Fotoğraflar..




Maskeli Rüküş-İzzettin Baki
Abbas Pekışık/İstanbul


Es-Es

Geçtiğimiz hafta içi bir sempozyum nedeniyle Eskişehir'e gittim. Eskişehir öğrencilerle dolu, cıvıl cıvıl, "Canlı" bir şehir...Tarihi Odunpazarı evleri, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Kurşunlu Cami ve Külliyesi, Lüle Taşı Müzesi, Porsuk Çayı, Adalar, Doktorlar ise gezilmeden dönülmeyecek mekanlar...

Porsuk Çayı ve Adalar..

Eskişehir denince akla ilk Porsuk çayı geliyor...Porsuk çayı denince de Adalar...Buranın en göze çarpan özelliği, çayın her iki tarafında da konumlanan birbirinden farklı konseptleriyle konuklarını bekleyen restaurant ve cafeleri...Porsuk çayına karşı bir fincan kahvenizi dilediğiniz mekanda uygun fiyata içebilirsiniz burada.. Biz tercihimizi Park Kumpirden yana yapıyoruz.. Burada pek çok bisiklet görüyorum.. Bu şehirde bisiklet sürmek çok keyifli bir şey olsa gerek..

Tarihi Odun Pazarı Evleri

Eskişehir'in ilk yerleşim yeri olan tarihi Odun pazarı, osmanlı evleri ve konaklardan oluşuyor...Bu yönüyle Safranbolu, Beypazarı evlerine benziyor...Daracık sokakları, tarihi çeşmeleri, lüle taşı işleyen değerli ustalar... Odun pazarı tarihle günümüz arasındaki kapıyı aralıyor..

Kurşunlu Cami ve Külliyesi

Tarihi Odun Pazarı semtinde bulunmakta..Külliye 1515 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. 7 bölümden oluşan külliye de İmaret, Aşevi, Kervansaray, Şadırvan, Cami, Sübyan Mektebi, Medrese ve Tabhane bulunuyor..Cami 1525 'de yapılmış..Tabhane olarak bilinen bölümde ise Eskişehir Sanatları Çarşısı  bulunuyor.. Burada başta lüle taşı olmak üzere hat, ebru, tezhip, kilim halı dokumacılığı ve gümüş işlemeciliği gibi el sanatları yapılıyor ve satılıyor.  Bu çarşının karşısında Lüle Taşı Müzesi bulunmakta. Müze ücretsiz.. Lüle taşından yapılmış birbirinden ayrıntılı desenli pipolar müze girişinde sizi karşılıyor. Kervansaray bölümü şimdilerde nikah salonu olarak kullanılıyor. Ayrıca külliye düğün fotoğrafları için dış mekan çekimlerinde kullanılan bir yer...




Lüle Taşı

Ticari olarak işlenebilen lületaşı yatakları sadece Eskişehir'de bulunuyor...Çeşitli süs eşyası ve özellikle "pipo" yapımında kullanılan lüle taşı, işlemesi oldukça sabır gerektiren, bembeyaz tıpkı bir köpük gibi bir taş..O yüzdendir ki diğer adı "deniz köpüğü". Odun Pazarı Evlerini gezerken lüle taşı işleyen esnaflardan hediyelik eşyalar alabilirsiniz..Tesbih, kolye, yüzük, pipo...

Devamı Es-Es-2'de...

21 Kasım 2012 Çarşamba

Ve kabuk tarçın mum ile buluşur!

Daha önce  Hobilemecede gördüğüm ama bir türlü yapmaya fırsat bulamadığım tarçınlı mumdan sonunda ben de yaptım..Ayrıca bu mevsimde saleple iyi gidiyor..Ve mis gibi tarçın kokuyor..

Gerekli malzemeler

Kabuk tarçın (Kilosu 25 lira, ben 100 g lık tarçın kullandım)
Mum
Silikon tabancası ve silikon
Çeşitli ip, kurdale, boncuk...

Yapımı

Kabuk tarçınlarımızı muma silikon tabancası ile yapıştırıyoruz. Sonrası tamamen sizin zevkinize kalmış :)

Çok basit oldu ama güzel oldu :)

20 Kasım 2012 Salı

Bin Muhteşem Güneş- Khaled Hosseini



Yazar: Khaled Hosseini
Everest Yayınları, 2012
Çeviri: Püren Özgüren


Bu kitap, gözümün iki nur'u Haris'le Farah'a ve Afganistan'ın kadınlarına adandı.

Arka Kapak

Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi...

Bin Muhteşem güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini'nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden...

Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar..

Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.

Bin muhteşem güneş, kelimenin tam anlamıyla "beklenen" bir roman...

Kitaptan...

"Bana bak Meryem."  "Bunu öğren, kafana iyice sok, kızım." dedi. Nana. "Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma, Meryem."

...Bak sana ne diyeyim.Bir erkeğin kalbi fesat, habis bir şeydir, Meryem. Bir ananın rahmine hiç benzemez. Kanamaz, sana yer açmak için genişlemez..

...Aklına Nana'nın bir keresinde söylediği şey geldi, her bir kar tanesinin, dünyanın bir yerinde haksızlığa uğrayan bir kadının ağzından dökülen bir ah olduğunu. Bütün bu iç geçirmeler gökyüzüne yükseliyor, bulutlar halinde toplanıyor, sonra minicik parçalara bölünüp sessizce aşağıya, insanların üstüne yağıyordu.Bizim gibi kadınların neler çektiğinin göstergesi, demişti. Başımıza gelen her şeye nasıl sessizce katlandığımızın.

Oğlanların, dostluklara da güneşe davrandıkları gibi davrandığını anlamaya başlamıştı.: Varlığını tartışılmaz, mutlak kabul etmek, parlaklığının tadını çıkarmak, ama üzerine kafa yormamak.

Bakın bazı şeyleri ben size öğretebilirim. Bazılarını kitaplardan öğrenirsiniz. Ama bazı şeyler vardır ki, mutlaka görmeniz ve hissetmeniz gerekir.

Yanan müzeden kaçan, kaçarken de eline geçeni kucaklayan, yanıp kül olmaktan kurtarmak için yakalayabildiği her şeye yapışan bir sanat aşığı gibi... Ama zaman, yangınların en acımasızıdır. sonuçta hepsini kurtaramadı elbette..

"Bu kentin çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.."


15 Kasım 2012 Perşembe

Beni Unutma...

Alzheimer’ı karşı 'ev işi'

Önce eşyalarınızı nereye koyduğunuzu unutuyorsunuz, sonra bir sabah uyandığınızda geçmişe dair en önemli hatıralarınız aklınızdan çıkmış.. Eşiniz, çocuklarınız, tanıdıklarınız hepsi birer yabancı...

Sinsi ve tehlikeli bir hastalık..

Beyin hücrelerinin ölümüyle karakterize, kesin nedenleri bilinmeyen nörolojik bir hastalık Alzheimer.. Yeni bilgileri öğrenme veya daha önce öğrenilmiş olan bilgiyi hatırlayamama, konuşma bozukluğu, günlük işleri yapamama, objeleri tanıyamama, planlama, organizasyon yapamama tipik özellikleri..

Alzheimer Hastalığı Belirtileri

Bir gün bakkaldan dönerken, yan apartmanın zillerine basmış...


"Annem 76 yaşında. Dört, beş yıl önce unutkanlıkları başladı. Başta çok önemsemedik, yaşıyla ilgili olabileceğini düşündük, mesela karşılaştığı eski bir arkadaşının adını hatırlayamadı..Yadırganacak bir durum gibi gelmedi bana..Önceden çok güzel yemekler yapardı annem, şimdi tam tersi, tatsız, tuzsuz veya çok yağlı, çok tuzlu, çok tatlı  yemekler yapmaya başlayınca ters giden bir şeyler olduğunu anladım, ama bir gün, bakkaldan eve gelirken, evi karıştırmış ve yan apartmanın tüm dairelerinin ziline basmış...İşte o zaman doktora başvurduk..Alzheimer teşhisi koyuldu. Geri dönüşü olmayan bir hastalık...İlaç tedavisiyle de sadece klinik kötüleşmenin yavaşlatılması amaçlanıyor.." Alzheimer ile ilgili izlediğim bir videoda bir hasta yakınının ağzından dökülüyor bu sözler...

Hasta kadar hasta yakını için de yıpratıcı bir süreç...

"Babam beni her gördüğünde "Sen kimsin?" diyor. "Eşim beni hatırlamıyor." "Onu her ziyarete gittiğimde bana eski öğrencilerinden, ilk öğretmen olduğu okuldan bahsediyor..."Bırakın beni! Ben derse geç kaldım, öğrencilerim beni bekliyor! Bugün onlara İsmin hallerini anlatacağım." diyor.." Bir sabah uyandığınızda eşiniz yatağında yok, bir de telefon geliyor, emekli olduğu okulundaki müdür yardımcısı sizi arıyor, "Hocam burada, merak etmeyin!". 

Bir Baba, Bir Oğul, Bir Serçe..

Babanızın sizi tanımadığını bir düşünün...Her başarınızda, mutluluğunuzda, üzüntünüzde yanınızda olan adam artık sizi hatırlamıyor...Çocukluğunuzda sizi sabırla dinlemiş, defalarca sorduğunuz sorulara bıkmadan, usanmadan cevap vermiş bu adam, siz büyüdüğünüzde küçücük bir çocuğa dönüşmüş.. Siz onun sabırla yaptığı işi "Off baba!" demeden yapabilecek misiniz..Bunun için bir kısa film paylaşmak istiyorum.. Benim izlediğimde tüylerimi diken diken eden bir film..Bir baba ve oğul..Bir de serçe... Buyursunlar..

Ben seni hiç unutmayacağım, sen de beni unutma...


Yaklaşık bir yıl önce Ali Poyrazoğlu'nun Alzheimer hastalığı için farkındalık yaratmak ve toplumu bilgilendirmek amacıyla "Beni Unutma" adlı bir oyunu sahnelemişti. Oyunda Ali Poyrazoğlu doğaçlamalarıyla seyirciyi eğlendirmeyi ve sonrasında ağlatmayı başarıyor. Oyunla ilgili hafızamda kalan bir cümle...“Kişi kendisiyle barışık olmalı” diyor, “Kendinize şöyle seslenin” diye de ekliyor: “Ben seni hiç unutmayacağım, sen de beni unutma. Senin senden başka kimin var ki? Sarıl, öpüş, barış kendinle. Senin senden başka kimin var ki seni sevecek." Ali Poyrazoğlu kendi hayatından kesitlerini anlatırken Alzheimer hastalığı ve hayat arasında bir köprü kurmayı başarıyor...Hikayeler anlatıyor, seyircilere laf atıyor..İnteraktif bir şekilde devam ediyor oyun...Sanki bizim hiç başımıza gelmeyecekmiş gibi, hep başkalarının ailelerinden duyacak bir kaç hikaye olarak kalacağını düşündüğümüzü sert bir şekilde yüzümüze vuruyor.. Böyle güzel bir oyun izleme fırsatı elinize geçerse, izlemenizi tavsiye ederim..Çünkü Ali Poyrazoğlu bu işi iyi biliyor...

11 Kasım 2012 Pazar

Kitaplarıma renk geldi!


Havalar soğudu, renk renk yünlerle atkılar, kazaklar örülmeye başlandı..Ya artan ipler. Onları değerlendirmeniz için bir alternatif...İpi, çatalı ve makası hazırlayın! "Ponpon kitap ayraçları" yapıyoruz..


Çatalla ponpon yapımını daha önce Pinterest de görmüştüm. Sonra kısa bir araştırma yaptım, bizde de pek çok örneği varmış, hemen kolları sıvadım, ponponları yapmak için..Yapım aşamalarını fotoğrafladım (üstte), ama yine de sorularınız olursa başım üstüne :) 
İşte ponponlarımız hazır...

Son olarak, bu da neymiş canım ben bunlarla daha neler neler yaparım diyorsanız link için buyrunuz :)

Kolay gelsin...

10 Kasım 2012 Cumartesi

Salkım Hanımın Taneleri-Yılmaz Karakoyunlu



Yılmaz Karakoyunlu
Salkım Hanımın Taneleri 
Doğan Kitap, 2010



Arka Kapak

İkinci Dünya Savaşı'nın buhranlı günlerini yaşayan İstanbul ve yerlerini Anadolu'dan gelenlere bırakan İstanbul zenginleri...Bu çalkantılı süreçte, Salkım Hanım'ın taneleri gibi dağılan aile ilişkileri.. Varlık Vergisi'nin ağır yükünü sırtlayıp Haydarpaşa Garı'ndan Aşkale'ye sürüklenen Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Türkler... Sürgün dönüşünde, Haydarpaşa İskelesi'nde, vapur bileti alabilmek için bir simitçi çocuktan borç para istemek zorunda kalan İbrahim Fuad Beylerin dramı.. Bu kitapta, Türkiye'nin bunalımlı bir dönemini, kimi zaman öfkelenerek, çoğu zaman da derin bir hüzne gömülerek okuyacaksınız.

Kitaptan...

"Bir sükut ki, bin çığlıktan daha müessir bir ses."

"Uçurumsuz bir irtifa aradım."

"Bazen o kalp çarpıntısı bir hastalık belirtisi değil, vicdan azabıdır."

"İstanbul köklü bir aile gibi, geleneklerini görgülerini, sonraki kuşaklara aktarmak için her fırsatı kullanmayı biliyordu. Yeni bir yaşam biçiminin örnekleri boy atmış, fırsatları iyi değerlendirmişti. İstanbul dingilinden fırlamış ağır bir tekerlek gibi yokuşun başından aşağıya bırakılmıştı. Yeni değer yargıları oluşmuş, serinkanlı tabiatında, gelişigüzel düşüncelerle, duygularla görgüsüz bir bencillik filizlenmişti. O ölçülü güzellik şirazesinden çıkmıştı. Bir şaklaban, güçlü olduğunu göstermek için ağlıyordu..."

"Muvaffakiyet, iyi hedefler seçmek ve bunu başarmaktır. Zaman sana yardımcı olmuyorsa, beklemeyi bileceksin. Bu talih değildir; sabırdır... Sabır insanın içinde azmi yaratır ve büyütür. İnsanları ve hadiseleri hep bu muvaffakiyet için kullanmayı öğrenmelisin. Kimi gün sert ve zalim, kimi gün, alttan alan oynak hisler taşımalısın içinde."

"Güçlü olmak için insanın hayalleri olmalı , hedefleri olmalı..."

"Karşılığını ödemek isteği doğarsa insanın içinde, o zaman iyilikler ortadan kalkar..."

"Hiç kimse, ölünceye kadar bir sırrın düğümünü çözdüğünü sanmasın..."

"Hayat, çukurlarıyla, çıkıntılarıyla insanların düştükleri, kalktıkları bir zaman ve mekan çizgisiydi. Uzayıp gidiyor, ama mutlaka bir yerde kopuyordu."

"Gurup vakti perde perde kapanmaya başlayan bir ömrün günahları, sevapları araları bulunmuş iki kavgalı kardeş gibi sarılıp kucaklaşmışlar ve bu sevimli yüzün duygularında kaskatı kesilmişlerdi.."

"Çözmek elimde değil, gönlümü senden kadın..."

"Hayat da ipliği kopan bir kolye gibiydi; kolayca dağılıyordu..."

"Hüzün her yerde usulca, bir dost gibi yaklaşıyordu."

"Ölümün getirdiği sessizlik, aslında herkesin kendi derdine ağlayan sıkıntılı durumu yansıtıyordu."

"Her gün hayata yeni bir çizgiyle başlamak istiyorsan, bunu hak edecek şeyi yapmayı göze almalısın."

Eğer kitabın içinde geçen eski sözcükler canınızı sıkmazsa gayet de keyifle okunabilecek tarihi bir kitap..


Şüphesiz bugünün en güzel portresi...

İşte İzmir farkı... İzmir'de Cumhuriyet Parkı'nda "Canlı Atatürk" portresi oluşturuldu.. Konak Belediyesi Fotoğraf sanatçısı Cumhur Aygün'ün yürüttüğü proje ile 2400 kişi bir araya gelerek bir ilke imza attılar.. Şüphesiz bugünün en güzel portresi...


1881-193∞


6 Kasım 2012 Salı

Sıra geldi mumları süslemeye...


Daha önce keçi boynuzu tohumlarından yapmış olduğum keçi boynuzu ağacını ve aynayı sizlerle paylaşmıştım. Şimdi de sıra geldi bu kahverengi çekirdeklerle mumları süslemeye.. Evdeki yalnız ve sade mumlarınızı biraz süslemeye ne dersiniz? Cevabınız evetse işte gerekli malzemeler ve yapılacaklar...

Gerekli Malzemeler..

Mum
Tuvalet kağıdı rulosu
Şeffaf koli bandı
Makas
Silikon tabancası ve silikon
Keçi boynuzu tohumları..


Yapılışı

Öncelikle silikon tabancası ile çekirdekleri yapıştırırken mumlar erimesin diye çekirdeklerimizi yapıştıracağımız bir zemin seçiyoruz. Ben seçimimi tuvalet kağıdı rulosundan yana yaptım.. Mumun yarısını kaplayacak şekilde tuvalet kağıdı rulosunu kesiyoruz. Eğer mum içine sığmıyorsa ek de yapabilirsiniz. Ki ben burada böyle yaptım. Eklediğimiz yeri bantlıyoruz. Zeminimiz hazır. Sıra geldi Keçi boynuzu tohumlarımızı yapıştırmaya..Burası her zaman olduğu gibi sabır gerektiriyor. Bir kaç kat tohumla kapladıktan sonra işimiz sona eriyor. Keçi boynuzu ağacı ile iyi bir ikili olduğu kesin.. 


5 Kasım 2012 Pazartesi

Sen çok yaşa Pinterest...




2012 yılının en iddialı girişimi olarak tanıtılıyor Pinterest. Ağustos ayında davetiye sistemini kaldırarak sitenin kapılarını tüm kullanıcılara açan Pinterest geleceğin en iddialı sosyal paylaşım sitelerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte.. 


Profile picture of uykucu sirinPin /Repin


Sosyal medya'ya katılan her site beraberinde yeni terimleri de getiriyor..Pinterest de haliyle yanında Pin, board, likes, repin  ile birlikte geldi. Pin paylaşmak istediğiniz, paylaştığınız görsel öğeler için, board, pinlediğiniz veya repinlediğiniz görsel öğelerin toplandığı panolar (lar diyorum çünkü kategorilere ayırıp farklı panolar yapabilirsiniz), likes, Facebook' da ki gibi beğen olarak kullanılıyor..Repin ise twitterdaki retweete karşılık geliyor, beğendiğiniz tasarımları, görsel öğeleri panonuza eklemek için repinlemeniz yeterli..

Profile picture of uykucu sirinBir kere pinlersen...


Bir kere pinlemeye başlayınca sitenin içerisinde kayboluyorsunuz.. Sanat, güzellik, yiyecek, içecek, film, müzik, kitap, moda, kendin yap ve dekorasyon.. Kategorilerden sadece bir kaçı..

Profile picture of uykucu sirinDaha fazla trafik


Site, blog sahibiyseniz sitenize daha fazla trafik göndermek istiyorsanız tam size göre..Burada yapmanız gereken en fazla dikkat çeken yayınlarınızdan başlayarak çarpıcı resimlerle pintereste eklemeniz..


Profile picture of uykucu sirinVaktiniz varsa!


Bu siteyi ben "ufuk açan bataklık" olarak değerlendiriyorum. Bir defa girince çıkamıyorsunuz. Buraya gerçekten vaktiniz varsa girin. Yoksa randevularınıza geç kalabilirsiniz. Ya da otobuste, metroda, tramvayda metrobüsdeyken girerseniz durağı kaçırma riskiniz var :)


Profile picture of uykucu sirin
Uykucu'nun Panosuna gitmek için!


Son olarak, benim Pinterest' de ki panoma gitmek için buraya tıklamanız yeterli...Bunun dışında sayfadan da sol taraftaki "Pinlemeye devam" butonundan da takip edebilirsiniz..

3 Kasım 2012 Cumartesi

Uçurtma Avcısı- Khaled Hosseini


Yazar: Khaled Hosseini
Everest Yayınları-2010
Çeviren: Püren ÖZGÖREN

Bu kitap, gözümün nur'u Haris'le Farah'a ve Afganistan'ın çocuklarına adandı.

Arka Kapak

Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk.. Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkarının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur. Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır.

Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakarlıkları ve yalanları...Daha önce hiç bir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor. 

Uçurtma Avcısı' nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...


Bunların altı çizilir..


"Çocuklarınız onları istediğiniz renge boyayacağınız boyama kitapları değildir."

"Yalnızca bir günah vardır. Tek bir günah. Oda hırsızlıktır. Onun dışında bütün günahlar hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı çalmış olursun.Yalan söylediğinde birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun…”

"Hüzünlü öykülerden iyi kitaplar çıkıyor."


Ayna Süsledim..

Keçi boynuzu tohumlarından yaptığım ağacı daha önce sizlerle paylaşmıştım. Şimdi de yine bu kahverengi tohumları kullanarak yaptığım aynayı paylaşmak istiyorum. 

ayna süsleme

Gerekli Malzemeler

Karton veya mukavva
Ayna
Silikon tabancası ve silikon
İki tarafı yapışkanlı sünger bant 
Makas veya maket bıcağı
Keçi Boynuzu tohumları
Süslemek için ip


Yapılışı

Mukavvayı aynamızın her yanından 2 cm daha geniş olacak şekilde kesiyoruz. Aynayı mukavvaya çift taraflı yapışkanla yapıştırıyoruz. Daha sonra aynanın dışında kalan alanı bir kaç kat olmak üzere keçi boynuzu tohumlarını silikonla yapıştırıyoruz.. aynayı asmak için ise arka tarafına küçük bir delik açıyoruz. İşte aynamız hazır..Boyutlarını elinizdeki malzemelere göre veya istediğiniz şekilde ayarlayabilirsiniz. Ayrıca fotoğraflar ve resimleriniz için de bu tohumları kullanarak çerçeve yapabilirsiniz..

1 Kasım 2012 Perşembe

Bir Kızılderili Atasözü...


Ağaoğlu'nun "çağ açacak proje" olarak tanımladığı "Maslak 1453" reklamını izlemeyen kalmamıştır sanırım.  Bu değil, bu hiç değil, ben farklı bir şey istiyorum, bunları herkes yapıyor, bu sıradan, bunların hiç biri değil, beni anlamıyorsunuz diyor reklam filminde..İstanbul'un göbeği (!) Maslak'ta Fatih Ormanları ve Park Ormanın bitişiğinde 325 dönümlük arazide konumlanıyor proje...İnşaat sektörünün yaptığı projelerin neredeyse tümü İstanbul'un göbeğinde yapılmıyor mu zaten...

Kitap ve Oyuncak Kumbarası



Giresun Belediyesinden tüm belediyelere örnek olacak bir etkinlik düzenlenmiş..Giresun'un en işlek meydanı olan "Atatürk Meydanına" konan dev kitap ve oyuncak kumbarası ile ihtiyaç sahibi çocuklara kitap ve oyuncak dağıtılacak..Böyle bir etkinliğe öncülük eden Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu'ya teşekkürler..