UA-56156696-1 expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

30 Ağustos 2013 Cuma

İnsanlar gülümsesin diye!























Bir kaç gündür Instagram'da, Twitter'da Fındıklı'daki merdiven fotoğrafları görüyorum..
Gökkuşağı renkleriyle boyanan merdivenler...
Fikir 64 yaşındaki Orman Mühendisi Hüseyin Çetinel'e ait.
“İnsanlar buraya geldiklerinde gülümsesin istiyorum. Görenler fotoğrafını çekiyor, hepsinin yüzünden mutluluğu okuyorum.” demiş..
4 günde 200 merdiveni boyanmış...
Hafta başında "gri" merdivenler rengarenk iken şimdi yeniden "gri"ye dönmüş..
Kimin yaptığı da belli değil..
Gri yahu, hiç sevmediğim renk..
Dertleri LGBTnin simgesi olması mı acaba?
Doğada her şey renkliyken bu kasvet neden?
Doğada her şey renkliyken, renklere tahammülsüzlük neden..
Bırakın renkler özgür olsun..


23 Ağustos 2013 Cuma

Karadeniz'in İncisi "Sinop"


Sinop deyince aklınıza ilk ne geliyor?
Eşsiz denizi ve İnceburun..
Dünya'da sadece Sinop'da bulunan Hamsilos...
Sürgünlerin merkezi Tarihi Cezaevi..
Maket gemiler..
Sırık kebabı, mantı, nokul...
Erfelek Şelaleleri..
Nükleer santral..

Geçtiğimiz hafta Sinop'taydık..Ramazan Bayramından sonra dolan taşan sahiller yeni yeni durulmaya başladı...
Bize de ancak sıra geldi, biz de Karadeniz'in İncisi Sinop'u tercih ettik..
Esasında İzmir, Kuşadası, Marmaris, Bodrum kadar dolu olmasa da ağırlıklı olarak Orta, Batı Karadeniz ve İç Anadolu Bölgesi yakın olduğundan tercih ediyor ve hafta sonları dolu oluyor....
Sinop'un denizi arkadaşımın tarifi ile "çarşaf gibi", az dalgalı, denizin içi kumlu ve suyu temiz..
İlk gittiğimizde hava rüzgarlıydı, ama son iki gün müthişti..
Çeşme suyuna hasretiz ya, burada da çeşmeden su içilmiyor haberiniz olsun..

Sinop'a gidilirde merkezde tur atılmaz mı hiç?
Bulunduğumuz yerden dolmuşa binip merkeze geldik, halk otobüsü yok, yani ben görmedim..
Dolmuşlarda 10 dk lık  mesafeye 2,25 alıyor :) Öyle de bir şey var tabi..

Merkezde girişte Sinoplu Diyojen karşılıyor misafirini..
Gölge etme başka ihsan istemem senden diyor ya Diyojen biz de ilerliyoruz merkeze doğru..
Hemen ileride Sinop tarihi Cezaevi var..Cezaevi ile ilgili yazımı buradan okuyabilirsiniz..
Elbette müze de olsa cezaevi geziyoruz, insanın içi bir tuhaf oluyor..
Müzeden çıktıktan sonra merkeze doğru tarihi camiler ve türbeler de oldukça fazla..
Dar sokaklardan sahile inip marinanın orada bir salkım söğüt altındaki banka oturuyoruz biraz Sinop buradan da güzel..
Daha sonra sahildeki çay bahçelerinin bulunduğu bölgeden yürüyoruz.
Ne güzel çay bahçeleri, örtülerin rengine göre mekan seçebilirsin, zira her kafenin örtüsünün deseni aynı rengi farklı, çok sevimli ama...


Çay bahçeleri olur da simitçiler olmaz mı..Buranın simitleri ince ve halkası büyük :)
Hem Ankara Simidi gibi çok pekmezli de değil...
 
Parkta da Barış Manço Oyun parkı var...
Ve Barış abimiz sesleniyor...

"Çocuk
Ispanak yemeyi
Süt içmeyi
Dişlerinizi fırçalamayı 
Arabanın arka koltuğuna 
oturmayı ihmal etmeyin
Çünkü 
ben olmasam bile 
gözlerim sizin üzerinde
Olacak.."


Sinop da balık yenir esasında veya Sinop'a özel mantı..Bir tarafı cevizli, diğer taraflı yoğurtlu mantıları var..
Bir de nokul..(Üstte cevizli üzümlü nokul)

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Sinop Tarihi Cezaevi


Deniz kıyısında, surlarla çevrili, özgürlüğe dalga kadar yakın.
Surlarıyla, kaçmanın imkansız, hikayeleriyle hasretin, acının, pişmanlığın, sefaletin sonsuz olduğu bir yer...


Evliya Çelebi Seyehatnamesi'nde Sinop Cezaevi'nden/zindandan bu şekilde bahseder...

"Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar."


Sinop Cezaevi yaklaşık 13000 m² lik bir alanı kaplar. 1214 yılında şehrin Selçuklular tarafından alınışının anısına Sultan İzzettin Keykavus tarafından yaptırılan iç kale içinde yer alır. Cezaevini çevreleyen içkale 11 adet burç ile desteklenmiştir. Burçların yüksekliği denize hakim güney bedende 22 metreye kadar ulaşmaktadır. Sur bedenleri 18 metre yükseklikte 3 metre kalınlığındadır. Sur bedenlerinin ve burçların yapımı sırasında antik çağ mimari unsurları yoğun bir şekilde devşirme olarak kullanılmıştır. Bir nevi mimari parçaların bir araya toplandığı müze şeklindedir. 


---Zindan--

Zindanda ilk yatanlar 1560'lı yıllarda çıkan bir ayaklanmada yağmacılıkla suçlanan İbrahim ve Mehmet adlı iki şahıstır. Zindanların bir başka misafiri ise 1713'de Kırım Hanı "Devlet Giray" dır.




 Çocuk ıslah evinden kareler





Einstein ne güzel söylemiş..


Bu da tarihi cezaevi aracı
Ve son söz...


Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olan Sinop Cezaevi Giriş ücretleri 5 TL dir.
Müzekart geçerlidir.

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Titreyen Tatlı/Etimek Tatlısı


Babam titreyen tatlı der bu tatlıya, yani bize özel bir isim.
 Asıl ismi hepimizin bildiği etimek tatlısı. 
Ramazan'da yapmıştım bir iftar davetinde bu tatlıyı..
Diğer şerbetli tatlılara göre muhallebili olduğu için daha hafif oluyor..
Sütlü tatlılara göre de biraz şerbetli :)
Ama her an yapılabilecek kadar da kolay..

Gerekli Malzemeler

1 su bardağı şeker
1 su bardağı sıcak su
1 paket muhallebi
2,5-3 Su bardağı süt
Tuzsuz etimek

Yapılışı


1. Öncelikle bir tencereye şekeri döküyoruz, şeker eriyor, kahverengi bir renge dönüşüyor. 
2. Erimiş şekere yakmadan sıcak su ilave ediyoruz. Şerbeti kaynatıyoruz.
3. Başka bir tencerede de muhallebimizi yapıyoruz. Ben hazır muhallebi paketlerini kullandım ancak siz muhallebiyi evde kendiniz de yapabilirsiniz. 
4. Etimekleri borcama diziyoruz. 
5. Üzerine şerbetimizi döküyoruz.
6. Muhallebiyi de şerbetle yumuşamış etimeklerin üzerine döküyoruz.
7. Muhallebiyi spatula ile düzeltiyoruz. (belki buna gerek kalmayabilir sizde)
8. Üzerine tarçın/hindistan cevizi/antep fıstığı serpiyoruz.
9. Soğuyana kadar dışarda, daha sonra buzdolabında bekletiyoruz.
Afiyet olsun..