UA-56156696-1 expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

16 Haziran 2012 Cumartesi

Fareler ve İnsanlar- John Steinbeck



Yazar: John Steinbeck 
Remzi Kitabevi - 2008
Çevirmen: Leyla Özcengiz

Arka Kapak

George ve iriyarı saf arkadaşı Lennie, yersiz yurtsuz kişilerdir. Dünyada sahip oldukları tek şey, aralarındaki dostluk ve kendilerine ait bir araziye sahip olma hayalidir. İki arkadaş, hayallerindeki arazi için gereken parayı biriktirmeyi planlamaktadır. Ama bir çocuğun zekâsına, aynı zamanda da korkunç bir güce sahip olan Lennie’nin başı sürekli derde girmektedir. Ve bu kez yine belaya bulaştığında, George’un çabaları arkadaşını kurtarmaya yetmeyecektir.

Yalnızlığa terk edilmiş, umarsız insanların öyküsü...

Nobel ödüllü yazar John Steinbeck'in okuduğum ilk romanı. Yazar hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse;

Yazar 27 Şubat 1902'de ABD'nin Kaliforniya eyaleti Salinas kentinde doğdu. 20 Aralık 1968’de New York'da yaşamını yitirdi. 1940 Pulitzer Ödülü ve 1962 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi gerçekçi roman-öykü yazarı. Öğrenimini sürdürebilmek için duvarcılık, boyacılık, kapıcılık, eczacılık gibi işlerde çalıştı. Öğrencilik yıllarında başladığı yazmayı sürdürdü. Irgatlık ve işçilik yaparken edindiği deneyimler, eserlerinde işçilerin yaşamlarını gerçekçi bir dile anlatmasına büyük katkı sağladı. İlk romanlarından başlayarak hep işçileri, yaşam koşullarını, ilişkilerini anlattı. 

The New York Times'da 1937'de verdiği bir röportajında Fareler ve İnsanlar kitabından bahsediyor..

"Ben kendim de bayağı uzun bir süre göçmen işçiydim. Öykünün geçtiği yerlerde çalıştım. Karakterler bir yere kadar, çeşitli insanların karışımıyla ortaya çıktı. Lennie ise gerçek biriydi. Şu anda Kaliforniya'daki bir akıl hastanesinde. Onunla haftalar boyunca yan yana çalıştım. Gerçek Lennie bir kızı değil, bir ustabaşını öldürdü. Kızgındı, çünkü patron arkadaşını işten çıkarmıştı, Lennie de dirgeni karnına saplayıverdi. Bunu arka arkaya defalarca yapışını izlediğimi anlatmaktan nefret ediyorum. Onu, çok geç olmadan durdurmayı başaramadık." John Steinbeck.

15 Haziran 2012 Cuma

CerModern'de Dali Sergisi




CerModern Sanatlar Merkezi'nden bahsederken "Gri bir kente, kırmızılı bir insan geldi" diyor Erdal Beşikçioğlu. Önceden eski vagon tamirhaneleri ve cer atölyeleri olarak kullanılan yer, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek, Cer Modern Sanatlar Merkezine dönüşmüş. Bu arada ismi konusunda kısa da bir bilgi vermek istiyorum. "Cer" Arapçada "çekmek, sürüklemek" anlamına geliyor. Ayrıca Cer Atölyeleride Lokomotiflerin teknik bakımının yapıldığı ve yenilerinin imal edildiği yer olarak bilinmektedir. 

CerModernin bu olağanüstü dönüşümünden sonra Ankara'da nefes alacağınız yerlere biri daha eklenmiş oluyor. CerModern farklı sanat disiplinlerini bir araya getirerek Başkent'e renk getiriyor. Evet oldukça renkli bir yer burası. İçeriye girdiğiniz andan itibaren sanat kanınıza işliyor. Eski bir yer olduğu için sanırım, içindeki yaşanmışlıklar büyülüyor sizi. 

Bir pazar günü gidiyorum CerModern'e..Dali Sergisine..Serginin son günleri olması nedeniyle hayli kalabalık..



Peki kim bu Dali?

Gerçeküstü eserleriyle ünlü İspanyol ressam. Katolik. Resmin dışında heykel, fotoğraf sanatıyla uğraşmış, tiyatro kostümleri ve dekorları üretmiş. Çeşitli sanat dallarıyla ilgilenen Dali'nin bilime olan ilgisi de yadsınamayacak boyutta. 1953'de Nature dergisinde yayınlanan Watson ve Crick'in DNA yapısını açıkladıkları ünlü makeleyi okuyup DNA çift sarmal yapıyı gördüğünde "İşte! Tanrı'nın var olduğunun en önemli kanıtı. DNA, Yakub'un genetik meleklerden oluşturduğu bir merdiven ve insanla Tanrı arasındaki tek bağlantı." demiş. Ve bu tarihten itibaren DNA hem eserlerinin hem de gündelik yaşamının bir parçası olmuş. Çift sarmalın yaşamın temel şekli olduğuna inanmış ve eserlerine çift sarmalı da eklemiştir. 1957'de "Kelebekli Manzara, DNA'li Sürrealist Manzarada Büyük Mastürbatör" isimli eserini yapmış (Üstte).

DNA' yı "Tıpkı Gala ve benim gibi birbirine tam uyan bu iki yarı, hiç şaşmadan bir açılıp bir kapanıyor. Hayat, deoksiribonükleik asidin mutlak kuralına dayanıyor, kalıtıma o karar veriyor." diyerek karısıyla kendisinin ilişkisine benzetmiş.




Sergiden kısa notlar..




Sergi üç bölümden oluşuyor; İlahi Komedya, Sürrealizm İzleri ve Gala ile Akşam Yemeği.

İlahi Komedya; 1950'li yılların başında dönemin İtalya hükümetinin Dali'den Dante'nin 700. doğum günü anısına Dante'nin İlahi Komedya'sını resimlemesini istemesi üzerine sanatçının ortaya koyduğu eserlerden oluşuyor. Dante'nin Cennet, Cehennem ve Araf'a olan düşsel yolculuğu resmedilmiş.


"Ben sürrealizmin ta kendisiyim". Salvador Dali

Sürrealizm İzleri; ise beni bu sergide en fazla etkileyen bölüm. Koltuk değnekleri, eriyen saatler, kelebekler, leylek bacaklı filler. Gerçek üstücülüğün zirve yaptığı eserler. Zaman kavramının anlamını yitirdiği, gerçekle hayali ayırmanın bir öneminin kalmadığı, nesnelerden oluşan plastik bir evren.

Gala ile akşam yemeği

Gala. Sevdiği kadın, ilham perisi. Gala’nın ölümü ile hayata küsüyor Dali. Bu bölümdeki eserlerde yemek ile ilgili figürler var.. Çocukluk hayali aşçı olmak olan Dali’nin düşsel dünyasından dökülenler yer alıyor.

Son olarak,
Sergide fotoğraf çekmek serbest. Girişte de görevli bunu söylüyor. Fotoğraf makinenizi almayı unutmayın!