UA-56156696-1 expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

10 Şubat 2018 Cumartesi

Sağlıklı yaşama geçiş sürecim


Her yıl başı yeni kararlar alınır ya, işte benim de 2017 yılbaşında  aldığım kararlardan biri de "Bu yıl daha sağlıklı besleneceğim!" oldu. Tam 7 ay bu kararıma uyamadım. Ne kadar sağlıksız besin varsa, cips, kola, patates kızartması her türlü gofret, soslu makarnalar yedim içtim. Haziran'ın son günlerinde artık aynaya bakamayacak haldeydim, epey de kilolu. Hep denir ya her şeyin bir zamanı var çok doğru. Ben de bir aydınlanma yaşadım aynada kendimle yüzleşince.

"Fed up" ve "Sugar" belgesellerini izledim. Yediğim, içtiğim ne kadar sağlıksız, işlem görmüş, mısır şuruplu besin varsa her şeyden tiksindim. Instagram'da ne kadar sağlıklı beslenme ve spor sayfası varsa takip ettim, biyolog olduğum için zamanla pek çoğunu eledim. Youtube'da diyetisyenleri takip ettim, pek çok video izledim. Sağlıklı beslenme ve spor hakkında makaleler okudum, araştırdım.

Sağlıklı kilo da vermek istediğim için spor şarttı "Leslie ile 3 mile" videoları eşliğinde 3 ay boyunca her gün 45 dakika spor yaptım. Zamanla spor yoğunluğunu artırdım ve yaptığım egzersizleri çeşitlendirdim. Dışarıda olduğum günlerde 10 bin adım kuralına uydum. 

Benim için çok radikal bir karar oldu.

2 Şubat 2018 Cuma

Sadeleşmek üzerine



Alışverişi seviyordum, gittiğim her yerden süs eşyaları, magnetler alıp evimi ıvır zıvır eşyalarla doldururdum. Biriktirirdim de, sinema, tiyatro ve sergi biletlerini atmazdım hatıra olsun diye saklardım. Gardırobumda gereksizce yer işgal eden kıyafetler vardı,  zayıflayınca giyerim diye atamadığım, hediye gelen ama hiç giymediğim, sırf çok ucuz diye aldığım giymediğim benim tarzım olmayan kıyafetler. Kullanmadığım pek çok makyaj malzemesi, takılar, tokalar vardı. Not defterlerim, ajandalarım, kitaplarım, kalemlerim deste deste. Yaşım 50 falan değil evim de saray değil. Nereye koyacaktım bu eşyaları? Taşıması, temizlemesi, bakımı her şeyi zor ve zaman alıyor. 

Eşyalar ve onlarla ilgili sözler de kültürel miras gibi nesilden nesile aktarılıyor. Bazı eskimiş eşyaları atacak olsam mutlaka "Atma lazım olur." sözünü duyardım. Bu cümleler yerleşmiş bilinçdışımıza. 


26 Ocak 2018 Cuma

Mutlaka yapılacaklar listesine ekleyin! Karanlıkta Diyalog


Hayatımda deneyimlediğim en farklı aktiviteydi Karanlıkta Diyalog. Orijinal adı ise "Dialogue in the dark."
Dünya üzerinde 135 kentte 8 milyondan fazla kişiye ulaşmış Karanlıkta Diyalog Sergisi, Aralık 2013'den bu yana İstanbul Avrupa yakası Gayrettepe Metro İstasyonunda sergilenmeye devam ediyor.

Kuruluş hikayesi'de oldukça etkileyici.

Karanlıkta Diyalog’un kurucusu Andreas Heinecke, bir radyo istasyonunda çalışırken, bir kaza sonucunda görme duyusunu kaybeden bir görme engelliyle karşılaşır. Önce acıma duygusu hisseder ve nasıl davranması gerektiğini bilemez. Ama kısa sürede görmeyen insanların görenlerin sahip olmadığı birçok özelliğe sahip olduklarını anlamıştır. Andreas, genç meslektaşını iyi bir radyocu olması için eğitirken, görme engelli genç de onun hayata dair konularda eğitmeni olmuştur. Kelimenin tam anlamıyla, görme engelli bir insan Andreas’ın “gözlerini açmış” ve onun farklılıkların ötesine geçerek neler yapabileceğimiz konusunda düşünmesine sebep olmuştur. Bu ilişkinin olağanüstü değerinin farkına varan Andreas, 1995’te ilk sosyal girişimini başlatmıştır. O günden beri kendini, insan karşılaşmalarında oluşan boşluklar/iletişimsizlikler arasında köprüler kurmak için yeni yollar bulmaya adamıştır. (alıntıdır)

"Öğrenmenin tek yolu, karşılaşmaktan geçer."


18 Ocak 2018 Perşembe

Antabus - Seray Şahiner


Hemen her gün şiddet haberlerini gazetelerin 3. sayfalarında okur, haber bültenlerinde izler, üzülür, iki dakika sonra kendi hayatımıza döneriz. Kitaplara konu olur, belgeselleri çekilir, kamu spotu yayınlanır ve onlar da genellikle orada kalır. Çünkü insanızdır, unutmak en iyi özelliğimiz, yok saymak ise çağın hastalığı olmuştur.

Seray Şahiner 33 yaşında, genç bir yazar. "Kul" en çok beğenilen kitaplarından. Kitaplarında kadınlar var, şiddete uğramış, yok sayılmış, hor görülmüş.  Ben Antabus ile başladım yazarı tanımaya. Dili özgün biraz muzip, deli dolu. Ben sevdim dilini. Kitabı youtube videolarını severek izlediğim Ayça Ertürk'ün tavsiyesi ile okudum. Ayrıca sonradan öğrendim ki "Antabus" Semaver Kumpanya Çevre Tiyatrosu'nda oynuyor. Kitabın başkahramanı "Leyla Taşçı" rolüne Nihal Yalçın can veriyor. Tek kişilik, tek perde bir oyun. Nihal Yalçın'ı çok severim, mutlaka bu oyuna da gideceğim.

Arka Kapak

"Hani kadınlar çocukları olsun diye gezmedik doktor, türbe bırakmıyorlar ya... Akılsızlar! Bırakın olmuyorsa olmuyor, ille doğurup ne diye sabinin de hayatını karartıyorsunuz?"