UA-56156696-1 expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

18 Nisan 2013 Perşembe

Filler aşkına!


Filleri ne çok severim...Bir fille ilk tanışmam Ankara'da Hayvanat bahçesinde olmuştu...Minicik ben, ki o zaman 5-6 yaşlarındayım, ve devasa Şirin...Filin adı Şirin'di..2006'da AOÇ'deki 34 yıllık hizmetini 54 yaşında tamamlayarak yaşamdan emekli oldu...O sıralarda Türkiye'de iki fil vardı...Biri Şirin, diğeri İzmirlilerin çok yakından bildiği Pak Bahadur...O da 2007'de aramızdan ayrıldı..
Belki de Pak Şirin'in ölümüne dayanamamıştı...


Şimdilerde ise İzmir'deki Doğal Yaşam Parkında 3 fil var, biri hepinizin bildiği gibi İzmir Bebek...Babası Winner, annesi Begümcan (Asya Filleri) olan İzmir bebek ülkemiz sınırlarında bir hayvanat bahçesinde doğal yolla dünyaya gelen ilk fil...Soyu tükenmekte olan bu tür için aslında bu büyük bir başarı...


Asya fillerinde ortalama 610 gün (22 ay) süren bir gebelik döneminden sonra ,ortalama 100 kg ağırlığında yavru fil meydana geliyor...


Ben İzmir'e gittiğimde Winner ile Begümcan-İzmir bebek ayrı ayrı yerlerde yaşıyorlardı...Ama geçenlerde aradaki telleri kaldırıp tam bir aile yapmışlar onları...Kız çocukları babaya düşkün olur bilirsiniz...Onlar artık hep birlikte...En doğrusu tabi...



Bir de kamu spotu vereyim tam olsun :)

Türkiye'deki nesli 19. yy da tükenen bu hayvanların dünya genelinde ise nesli Tehlike Altında...

Neden mi elbette insanların yüzünden...Fil dişi avcıları fil dişini satarken aslında nasıl bir felakete neden olacağını düşünemiyorlar...
Ya vahşi tüketicilere ne demeli!
Doğanın dengesini bozmaya ne kadar da meraklıyız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Güzel yorumlarınız kadar değerli başka ne olabilir ki?