UA-56156696-1 expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

26 Nisan 2013 Cuma

Her kalp kendi şarkısını söyler ve yalnızca...


Geçenlerde ülkemizdeki kitap okuma oranları ile ilgili bir habere denk geldim..Oranları hepimiz biliyoruz zaten ..Çünkü okumuyoruz..Japonlar yılda ortalama 25, İsviçreli 10, Fransızlar 7 kitap okurken ülkemizde bir kişi on yılda sadece bir kitap okuyormuş..Buna neden olarak pek çok şey gösterilebilir..Öncelikler olabilir, kişi önceliği televizyona, internete, sosyal paylaşım sitelerine verebilir.. Tercih olabilir, adam nihayetinde sigarayı kitaba tercih edebilir...Kitapların pahalı olması, kütüphanelerin yetersiz olması, kütüphanedeki kitapların yetersiz olması gibi gibi gibi...

Okunan kitaplarda genellikle "aşk romanları" ymış..Yani pek çok insan gerçek hayatta yaşayamadığı pek çok duyguyu kitaplar sayesinde hissedebiliyor..Gidemeyeceği pek çok yere kitaplar sayesinde gidebiliyor..İşte ben de en uzun yolculuklara hep kitaplar sayesinde çıktım..

Normalde okuduğum bir kitabın postunu hazırlarken önce Arka Kapak yazısını yazardım,
ama bugün biraz değişiklik yaparak böyle bir giriş yaptım...

Arka Kapak

Başarılı ve ünlü bir avukat olan babası tam da Julianın fakülteden mezun olduğu günün ertesi sabahı ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Birkaç yıl sonra ise annesi şans eseri bulmacanın bir parçasını bulacaktır - Mi Mi adlı gizemli bir kadına 40 yıl önce yazılmış ama gönderilmemiş bir mektup. 

Babasının geçmişindeki gizemi çözme isteğiyle Julia kariyerini ve önünde onu bekleyen hayatı bir kenara koyar ve Mi Minin bir zamanlar yaşamış olduğu yere gider. Yolculuğu onu doğunun esrarengiz bir bölgesine, küçük bir dağ kasabasına götürür. Orada babasını tanıyan ve kendisi hakkında da inanılmaz şekilde bilgi sahibi olan bir adamla karşılaşır. Merakına teslim olarak onunla her öğleden sonrası buluşup ondan babasının gençliği hakkında şaşırtıcı hikayeler dinler - çocukken kör olmuş, manastırda yetiştirilmiş ve hepsinden öte oralı bir kıza delice bir tutku beslemiştir.

Amerika, Almanya, İtalya, İspanya, Hollanda, Japonya, Sırbistan, İsrail ve Hırvatistaqn'da sadece, okuyanların birbirlerine tavsiyesiyle yüz binlerce sattı, en çok konuşulan kitaplardan biri oldu.

Uykum ve Ben ne diyor?

Kitabı sevdim..Dili oldukça akıcı, hikayesi de sıcak...Aşk romanı severler için tavsiye edilir...
Kitapta duygu yoğunluğu hayli fazla...
Bir kayboluşla geçmişin derinliklerine yolculuk...
Bedenlerindeki eksikliklerin sevgiyle nasıl da doldurulduğuna şahit olacağınız bir kitap..
Görmenin sadece gözle olmadığını bir de bu hikayeyle dinlemeye hazır olun...
Yine batıl inançların insan hayatlarına etkisini görebilirsiniz...
Aşk, sadakat, sevgi, korkular, gerçekler ve hüzün...

Altını çizdiğim cümleler

"Ne kadar yaşar ki insan?
Bin gün mü, tek bir gün mü?
Bir hafta mı, yüzyıllar mı?
Ne kadar sürer insanın ölmesi?
Ne demektir "sonsuza kadar"?"
Pablo Neruda

"Hiç bir şeyin asıl özünü gözlerle göremezsin."

"İnsanlardan sadece iyilik bekleyip, yüksek beklentilerimizi karşılayamadıklarında hayal kırıklığına uğramak çok daha kötü. Bu şekilde insanlığa öfke ve kin beslemeye başlanır."

"..görmenin gözlerle ilgisi olmadığı, hareketin ayaklara bağlı olmadığı bir dünyaydı.."

"Hiç bir hayat bir soruyla bitmemeliydi. Ne için?"

"Ölümden korkmak herhalde bir hayatta kalma içgüdüsü, diye düşünmüştü sonradan. Hepimizin her canlının vazgeçilmez bir parçası olmalı. Öte yandan da bu dünyadan huzur içinde göçebilmek için onu aşmalıyız."

"Müzik, derdi babam sık sık, bir tanrının ya da semavi bir gücün varlığına inanabilmenin tek nedenidir."

"Sevgi öyle farklı yüzlerle karşımıza çıkar ki, hayal gücümüz bile hepsini görmeye hazırlıklı değildir."

"Korku körleştirir, sağırlaştırır. Öfke körleştirir, sağırlaştırır. Kıskançlık ve şüphe de öyle. Korkudan güçlü tek bir şey vardır."

Keyifli okumalar..

8 yorum:

  1. Ben o istatistiklere pek güvenmiyorum açıkçası. Özellikle yeni nesil kitaba çok daha yakın ve okumayı seviyor. Ben haftada 2 kitap bitiriyorum, o da yavaş okursam, eşim artık kitaplar için kredi çekmemiz gerekecek, biraz yavaş oku demese belki daha fazla bile olur:) Ankara'da sadece metroda insanlar 20 dakikalık yolda hemen kitaplarını çıkarıyorlar. Ayaktakiler dahil. Hani okumayan insan kendinden utanır o derece güzel bir mahalle baskısı:) Herkes okusun, okusun, okusun. Kitapsız bir hayat boşa geçmiş demektir bana göre...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yorumunuz için teşekkür ederim, okumak ne kadar güzel değil mi? Kitap için kredi çekmek, hmmm düşünülebilir aslında :)

      Sil
  2. Ben Türk olarak bizlerin gerçekten okumadığını düşünüyorum
    Televizyon diziler
    Düşünmeyen toplum olduk
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet tarihi bile dizilerden öğrenir olduk, teşekkür ederim yorumunuz için...

      Sil
  3. Kitap listeme eklendi... okuma konusu bence insanlar artik daha cok okuyor bilinclwniyoruz yada yukardaki arkadasin dedigi gibi baskiyla sahsen nsanlarin bahaneleleri olmamali okumak icin.. iki cocugum olmasina ragmen kitap okumak icin uykumdan bile feragat ediyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle, sizin bu konuda maşallahınız var zaten :)

      Sil
  4. geçen ay aldım bu kitabı ama daha sıra gelmedi.emanetleri bitiriyorum önce.okuma istatistiği doğrudur koca okulda bir kaç arkadaş deli gibi okuruz alırken birbirimizin aldıklarını almayızki daha çok okuyabilelim .ama hepiciğimiz öyle değiliz işte.çoğunluk ev araba alıyor bizde kitap:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet biz de arkadaşımla öyle yapıyoruz, böylelikle çok daha fazla kitap okuyabiliyoruz :)

      Sil

Güzel yorumlarınız kadar değerli başka ne olabilir ki?